Gezegenin Kasapları: Endüstriyel Hayvancılık ve Finans

İş adamları ineklerin önünde pazarlık ediyor

Endüstriyel hayvancılık yani en temel ihtiyacımız olan gıda dünyada dev firmalar tarafından oldukça merkezi bir şekilde yapılıyor. Cargill, JBS, Tyson Foods gibi üreticiler Türkiye’de bizlerin de tükettiği bir çok ürüne (bitkisel ya da hayvansal) temas ediyor. Amazon ormanlarını yakan, çocuk işçi ve kölelik pratikleri ile suçlanan bu firmalar iklim krizinde de enerji sektörü kadar suçlu olmaların rağmen çoğunlukla eleştiriden kaçmayı başarıyorlar. Bu tepkisizlik finans sektöründe de kendini gösteriyor ve fosil yakıtlara uygulanan kredi regülasyonları, yeşil enerji dönüşümlerine verilen teşvikler gıda sektöründe uygulanmıyor.

 

Feedback adlı sivil toplum kuruluşu da bu gerçeği ortaya koymak için Gezegenin Kasaplığı ismini verdiği bu raporu yayınladı. Raporda çoğu etik yatırım beyanına sahip finans sektörünün ikiyüzlülüğü açıkça görülebiliyor. Beslenme şeklimizi sürdürülebilir temellerde yeniden düşünmek zorundayız. Bunun olabilmesi için de en önemli şey finansman. Sürdürülebilir enerji ve sürdürülebilir gıda kendimizin ve çocuklarımızın geleceği için vazgeçilmez.

 

Uyarı: Raporu içerik olarak değerli bulduğumuz için çevirmek istedik, raporun data kaynakları olan Bloomberg ve Refinitiv ücretli ama kamuya açık kaynaklar. Raporu hazırlayan Feedback de bu raporu, rakamları %100 doğru ve finansörlere karşı adli bir suçlama olarak değil, yediğimiz yemeği etkileyen dev sistemsel ağları görünür kılmak için hazırladığını söylüyor. Raporun orijinaline aşağıdan erişebilirsiniz.

Raporda Geçen Bazı Terimler

Finansal Terimler

Bu rapordaki finansal kuruluşlar, “Büyük Hayvancılık” firmalarına üç geniş yolla finansal destek sağlar:

Yatırım: Hisse senetleri ve bonolar

Finansal kuruluşlar, bir şirketin hisse senetlerini ve/veya bonolarını tutarak şirketin sahiplik ve borçlarına yatırım yapar. Kurumsal yatırımcılar (banka, sigorta şirketleri, emeklilik fonları ve varlık yöneticileri gibi), yönettikleri fonları kullanarak şirketlerin ortağı haline gelebilirler. Kurumsal yatırımcılar ayrıca bonoları da satın alabilirler. Bonolar, büyük bir kredinin parçalara ayırılıp satılması olarak özetlenebilir. Hisse senetlerini ve bonoları sahiplenme arasındaki temel fark, bono sahibinin şirketin ortağı olmamasıdır; bono sahibi şirketin borçlusudur. Her bono satın alanının, belirli bir yıl sonrasında faiz ile bu borcu tahsil hakkı olur. Hisse senetleri ve bonolar borsada işlem görmektedir.

Banka

Bir finansal kuruluş destek sağladığında, bu bir kredi veya bir döngüsel kredi (kredi kartına benzeyen bir şekilde çalışan) şeklinde olabilir.

Yatırım Bankacılığı

Yatırım bankaları, birleşmeler, bono ihracı, sermaye piyasasına arz ve benzeri konularda tavsiye ve aracılık yaparak para kazanırlar. Yapmış oldukları önemli bir faaliyet de bono veya hisse senedi arzına garantör olmaları. Böylece arz edilecek hisseleri, potansiyel hissedarlarla bir araya getirerek beraber çalıştıkları firmalara destek olabiliyorlar.

Hayvancılık Terimleri

Karbon dioksit eşdeğeri (CO2-eq): Ölçü birimidir ve farklı sera gazlarının emisyonlarını karşılaştırmak için kullanılır. Diğer gazların miktarlarını aynı küresel ısınma potansiyeline sahip karbon dioksit miktarına dönüştürerek karşılaştırma yapılır.

Yoğun hayvan besleme işletmesi : Hayvanların 12 ay içinde 45 günden fazla süreyle hareketsiz tutulduğu yoğun hayvancılık biçimidir. Hayvan sayısı 125.000 tavşan, 82.000 tavuk, 2.500 domuz, 700 süt sığırı veya 1.000 et sığırından fazladır.

Yoğun hayvancılık, endüstriyel hayvancılığın eş anlamlısı olarak sıklıkla kullanılır ancak hayvanların sınırlandırılması veya kapatılmasını da içerir. Birleşik Krallık'ta, yoğun hayvancılık çiftlikleri, Çevre Bakanlığı tarafından 40.000'den fazla kuş, 2.000 domuz veya 750 damızlık domuz içeren işletmeler olarak sınıflandırılır.

Emisyon Kapsamı: İşletmeler için genellikle üç kategoride incelenir. Kapsam 1 emisyonları, şirket araçları ve gaz sobaları gibi işletme işlemlerinden kaynaklanır. Kapsam 2 emisyonları, şirket tarafından satın alınan ve kullanılan enerjiden kaynaklanır. Kapsam 3 emisyonları, şirketin tedarik zinciri içinde yapılan faaliyetlerden kaynaklanır. Bu kapsam, hayvan yeminde kullanılan gübreleri, hayvanların kendilerinden gelen metan ve gübre emisyonlarını kapsar. Et ve süt ürünleri işletmeleri için, Kapsam 3 emisyonları, karbon ayak izlerinin yüzde 90'ına kadar çıkabilir.

Giriş

Et ve süt ürünleri bir iklim sorunu, ancak dünyanın en büyük (ve yeşil=)) bankalarının finansmanı arkasına gizlenen bu gerçeği görmek oldukça zor. 2015 ve 2020 yılları arasında endüstriyel tarım ve hayvancılık şirketleri çeşitli banka ve fonlardan 478 Milyar $’I aşkın bir destek aldı.

Barclays ve HSBC gibi İngiliz bankaları, İngiltere’de yasak olan klorlanmış tavuk üreticisi firmalara milyarlarca dolarlık kredi sağlıyor. Önemli üniversiteler, kampüslerinde sığır etini yasakladıkları halde, tartışmalı Brezilya kasaplarına üniversite yardımları aracılığıyla hala para aktarmaya devam ediyor.

Çiftçiden masaya kadar, gıda sistemi dünya sera gazı emisyonlarının %25-30'unu oluşturuyor. Ancak sermaye piyasaları iklim değişikliği risklerine göre hareket ettiğini iddia edip, kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlardan kaynaklanan emisyonları azaltmak için adımlar atarken, gıda ve tarımdan kaynaklanan emisyonlar için neredeyse hiç bir şey yapılmıyor.

Feedback’in araştırmasına göre 2020 yılının nisan ayında, dünyanın en büyük 35 et ve süt şirketine 3.000 yatırımcı 228 milyar dolarlık destek verdi.

Blackrock, Capital Group ve Vanguard et ve süt şirketlerinin en büyük pay sahipleri. Allianz yakın zamanda Blackrock ve Vanguard’a katılarak en büyük 3 bono sahibinden biri oldu. Tutulan tahvillerin süresi, hayvancılık firmalarının başarısız yeşil girişimleri ve UN Sorumlu Yatırım ilkeleri düşünüldüğünde bunlar “riskli” yatırımlar olarak görülmeli.

Bu  35 et ve süt şirketine 200'den fazla bankadan ise toplam 167 milyar dolar kredi aktı. Bu şirketler Almanya, Kanada veya Birleşik Krallık'ın ekonomilerinden daha fazla emisyona neden oluyor. ABD, Fransa ve Birleşik Krallık merkezli bankalar bu et ve süt devlerine ihtiyaç duydukları kredinin yaklaşık %51’ini sağlıyor, geçtiğimiz beş yıl boyunca bu şirketlere 91,8 milyar dolarlık borç ve 45,9 milyar dolarlık teminat veriyor. En büyük kredi verenler ise BNP Paribas, Barclays ve JP Morgan Chase.

Sürdürülebilirlik politikalarını gururla tanıtan, iklim değişikliği ve ormansızlaştırma ile mücadele sözü veren bankalar ve yatırımcılar, endüstriyel hayvancılık sektörü ile mesafelenemeyecek kadar iç içe.

Yıllardır devam eden tavsiye ve teşviğe rağmen bu 35 firmadan sadece 6’sı Kapsam 3 emisyon hedefine sahip. Bu firmalarla sıfır ormansızlaştırma gibi hedefler öngörülebilir gelecekte mümkün değil. Yatırım için yapılan çevreci eylemler ise çoğunlukla sadece göstermelik raporlamalar.

HSBC gibi kendi etik yatırım beyanı yasaklamasına rağmen bu firmalara yatırım yapan bankaları düşündüğümüzde şimdiye kadar yaptığımız iklim krizi mücadelesinin çalışmadığı oldukça açık. Endüstriyel hayvancılıktan bir an önce uzaklaşıp beslenmemizi yerel üreticiyi fonlayarak gerçekleştirmek zorundayız.

Neden Hayvancılık Bu Kadar Önemli?

Dünyanın en büyük et ve süt şirketlerinin iklim etkileri yakın gelecekte petrol firmalarının etkilerine denk olabilir. Beş endüstriyel hayvancılık devi - JBS, Tyson, Cargill, Süt Üreticileri Amerika ve Fonterra - birlikte ExxonMobil'den daha fazla sera gazı emisyonu yapmaktadır.

Eğer hayvancılık aynı şekilde devam ederse, sektör büyümesi hızla 1.5°C’yi korumamız için gereken karbon bütçesini aşacaktır. 2030 yılına kadar 1.5°C'nin dünya çapındaki emisyon bütçesinin neredeyse yarısını (49%) ve 2050 yılına kadar %80'ini oluşturacak. Bu, korkunç ısınma düzeylerini önlemek için diğer sektörlerin emisyonlarını gerçekçi olmayan bir şekilde kesmemiz gerek. Yani endüstriyel hayvancılığın metotları değişmek zorunda.

Metodoloji

Araştırma şirketi Profundo, Bloomberg, Refinitiv dataları ve şirket raporlarını bir araya getirerek finans – endüstriyel hayvancılık ilişkisini haritaladı.

Amazon’da orman yakan, Çin’de binlerce damızlık hayvana işkence eden, Amerika’da modern köle çalıştıran bu endüstriyel hayvancılık firmalarını destekleyen finans devlerini genelden özele doğru inceledi.

Finans Sektörünün Rolü

Finans devleri şimdiye kadar gıdanın iklim krizine etkisini azaltmak için hiç bir kozunu kullanmadı. 250 küresel borsadan hiç biri Kapsam 1,2 ve ya 3 raporlamalarını şart koşmuyor. 2019 yılında verilen 3.83 trilyon $ kredide yeşil hedefler için harcama görünmüyor. Yalnızce 1 adet dönüşüm kredisi et üreticisi Marfrig firmasına verilmiş ki firma bu konuda oldukça kötü bir üne sahip. 20 en büyük kreditörün hiç biri kamuya açık tarım, toprak kullanımı ve ormancılık hedefine sahip değil. 2050 itibariyle portföyünde sadece net sıfır emisyon sahibi firmaları bulunduracağını söyleyen Net-Zero Asset Owners Alliance 5 milyar $’lık endüstriyel hayvancılık hisse ve bonosuna sahip. Gıda, sürdürülebilirlik konusunda kör bir nokta gibi görünüyor.

 Raporda bulunan 25 firma emisyonlarını olduğundan düşük beyan etmesine rağmen İngiltere, Fransa gibi ülkelerden daha fazla karbon salınımından sorumlu. 13 tanesi çiiftlik hayvanları risk endeksinde yüksek. Toplam 11.4 milyar $ yatırım bu yüksek zararlı firmalara yapılmış, 4.5 Milyar $ yatırım da orta seviye zararlı firmalara. Et ve süt alanında faaliyet gösteren 13 firmanın hiç biri endekste düşük seviyede değil.

En büyük 15 kreditör ve yatırımcı Tablo 1 ve 2’de görülebilir.

Tablo 1

Tablo 2

Sonuç

Endüstriyel hayvancılık doğayla uyumlu, çevresel olarak sürdürülebilir bir yaşam için asla uygun değil. JBS, Cargill ve Tyson, fosil yakıt endüstrisi kadar zararlı olan şirketler. Endüstriyel hayvancılığı bu şekilde sürdürerek iklim krizini hafifletemeyiz! Bu rapor ile endüstriyel hayvancılığın doğaya verdiği zararı fonlayan finansörleri tespit etmek mümkün.

 Uzun zamandır süregelen eleştirilere rağmen endüstriyel hayvancılığın dönüşüm odağı iklim değil. Raporda da görülüyor ki finansörler de bu dönüşüme önayak olmuyor. Eğer sürdürülebilir gıda üretmeyi başaramazsak aç kalmak ve dünyayı yakmak arasında bir seçim yapmak zorunda kalacağız. Geç olmadan dönüşüm sağlanabilir.

Hayvansal ürünler hakkındaki konuşma çoğunlukla insanların kişisel tüketimine odaklanıyor, bireysel çabaları küçümsememek gerekse de asıl fayda sistemleri dönüştürmek ile elde edilebilir.

Raporun aslına buradan ulaşabilirsiniz

Previous
Previous

Balkabağı Puding

Next
Next

Eti İçin Yetiştirilen Bir Tavuğun Kısa Hayatı