Tavukların Şaşırtıcı Zekası

Bu yazı Scientific American’da Carolynn L. Smith ve Sarah L. Zielinski tarafından yayınlanan The Startling Intelligence of the Common Chicken’dan çevrilmiştir.

Hayvanlar aleminde bazı canlılar diğerlerinden daha zekidir. Özellikle kuşlar, eskiden insanlara özgü olduğu düşünülen birçok harika şey yapabilir: Saksağanlar kendilerinin yansımasını bir aynada tanırlar. Yeni Kaledonya kargaları araçlar yapar ve bunları yaşlılarından öğrenirler. Afrika gri papağanları sayabilir, nesneleri renk ve şekil bazında sınıflandırabilir ve insan sözcüklerini anlamayı öğrenebilirler. Ancak çok az insan tavukların zeki olduğunu düşünür. Son yıllarda, bilim insanları Snowball adlı kuştan, onların oyuncu ve kurnaz olduğunu, bazı primatlarla eşdeğer iletişim becerilerine sahip olduğunu ve niyetlerini ifade etmek için oldukça karmaşık işaretler kullandığını öğrendiler. Kararlar verirken, Snowball kendi deneyim ve bilgilerini kullanıyor. Karmaşık sorunlar çözebiliyor ve hatta tehlikede olan kişilerle empati kurabiliyor

Bu elde edilen bulgular gösteriyor ki sadece primatlara atfettiğimiz bilişsel kabiliyetler hayvanlarda düşündüğümüzden çok daha yaygın. Bu bulgular pek tabii tavuk yetiştiriciliğinde etik soruları da beraberinde getiriyor; onlara ürün gibi davrandığımız yetiştirme sistemlerinde gördükleri zulmü DURDURMALIYIZ.

 Konuşkan Tavuklar:

Tavukların zihnini aydınlatabilmemiz neredeyse yüzyıl sürdü. İlk olarak Norveçli biyolog Thorleif Schjelderup-Ebbe tavukların kümes hiyerarşisini keşfetti. Büyük tavuklar kendilerine sorun çıkaran küçük tavukları gerekirse gagalayarak hizaya getiriyordu.

Kuş zekasına dair edindiğimiz diğer büyük bulgular için bir süre beklememiz gerekecekti. California Üniversitesinde araştırmacı olan Nicholas ve Elsie Collias kuş seslerini kaydederek 24 farklı işleve ayırmayı başardı. Örneğin tehdit hissettiklerinde kıvrılıp sessiz ancak yüksek perdeli sesler çıkardıklarını keşfetti. Tavuk sesi ile eşleştirdiğimiz gıdaklamanın aslında kara yırtıcısı gördüklerinde çıkardıkları ses olduğunu gördüler. Horozların yiyecek bulduğunda (Özellikle dişilerin yanında) tok bir ses çıkardığını buldular.

Bu erken bulgular bile gösteriyordu ki ceviz kadar beyinleri düşündüğümüzden çok daha işlevseldi. Dinleyicilere göre farklı sesler kullanarak arzuladıkları cevabı almak için hareket ediyorlardı. Tüm bu ses ve hareketleri sınıflandırabilmemiz teknoloji sayesinde 1990’lı yıllarda gerçekleşti. Sydney, Macquaire Üniversitesinden Chris Evans kuşlar için sanal bir ortam oluşturarak onlara ekrandan yırtıcı, rakip, arkadaş vb türler gösterdi ve seslerini kaydetti. Sonucunda gördü ki tavuklar her durumda farklı sesler aracılığı ile anlaşıyordu. Direkt yırtıcıyı görmeyen tavuklar da arkadaşlarının seslerini duyunca görmüş gibi davranışlar sergiliyordu.

Horozların sadece dişileri, tavukların da sadece civcivleri korumak için alarm vermesi de araştırmacıların ilginç buldukları davranışlardan. Yani tavuklar sadece korkuya tepki sonucu ses çıkarmıyor, içerisinde bulundukları durumu düşünüp değerlendirerek uygun tepkiyi veriyorlar. Araştırma bulguları tepkilerin çevreye bağlı olduğunu gösterince bilim insanları yeni bir soru ile geldiler: Tavuklar, eğer işlerine yarayacaksa bu bilgileri kendilerine saklarlar mı?

1940’larda edinilen bulgulara göre güçlü erkek yemek bulma, kur yapma gibi davranışlar sergilerken diğer erkekler genelde göze batmamaya çalışıyordu. Ancak kesintisiz gözlem yapabileceğimiz teknolojiler gelişince bu konuda yanıldığımızı gördük. Macquaire Üniversitesi tavuklar için Biri Bizi Gözetliyor evi yaratarak onları 7/24 kaydetti. Sonucunda gördüler ki güçsüz erkekler de fırsatını buldukları zaman -gerekirse ses bile çıkarmadan- kur yapıyor, dişileri etkilemeye çalışıyordu.

 Araştırmayı daha detaylandırmak için bir sonraki adımda tüm tavuklara ayrı mikrofonlar yerleştirildi. Böylece hem tüm etkileşimleri kayıt altına alacak hem de bu etkileşimleri yaratan ortam şartlarını gözlemleyebileceklerdi. Horozların tehlike anında alarm vermeleri bu ana kadar her zaman sürü uğruna yapılan bir fedakarlık olarak görülmüştü. Bu detaylı araştırma ise gösteriyor ki alarmı çoğunlukla kendileri güvende rakip horozlar ise tehlikedeyken veriyorlar, böylece sürüyü korurken rakiplerinden de kurtulma ihtimalleri artıyor. Birden çok değişkeni değerlendirerek kendileri için en iyi sonucu planlamaları bencilce ancak oldukça zekice de. Riski bu denli değerlendirebilmek tarih boyunca SADECE insanlara özgü bir davranış olarak düşünülürdü. Ancak görüyoruz ki horozlar da menfaat / risk arasına bir ilişki kurup buna göre plan yapabiliyor ve bu planı uygulayabiliyorlar.

Anne & Civciv:

Tavukların zekası araştırmalar ilerledikçe bilim insanlarını şaşırtmaya devam ediyor. Trento Üniversitesinden Giorgio Vallortigara tavukların şema gözlemleyebildiğini, sayı ve geometrik şekilleri ayırtedebildiğini kanıtladı. Yarım bir üçgeni tamamlamak dahil ancak gelişmiş bir zekadan beklenebilecek davranışlar gösteriyorlar. Bu yetenekler her ne kadar tavukların gelişmiş zekalarına yönelik yeterli kanıt sunsa da 2011’de Joanne Edgar’ın yayınladığı araştırma ile onların duygu dünyasına da bakma şansına eriştik.

Civcivlere annelerinin görebileceği şekilde zarasız bir gaz sıkıldı. Bunun sonucunda kendileri hiç etkilenmemesine ragmen anne tavukların da eşzamanlı strese girdiği gözlemlendi. Yani tavuklar civcivlerin yaşadığı muhtemel durumu düşünüp değerlendirerek tepki verme yetisine sahipti. Tüm bu araştırmalar öncesi kuşlar arasında bile zeki sayılmayan tavukların sergilediği bu davranışlar zekanın tüm hayvanlarda tahmin ettiğimizden çok daha fazla olduğunu da öneriyor.

Orman Tavukları & Sosyal Zeka

Evcil tavukların atası olarak bilinen kırmızı orman tavuklarına baktığımızda da bu davranışların benzerlerini görebiliyoruz. 4 ila 13 kişilik sürülerde yaşayan orman tavukları genelde bir erkek ve bir dişi lidere sahipler. Burada ilginç olan ise  erkeklerin sürü tarafından değerlendirilmesi. Sürü için yemek bulan, riske giren erkeklerle daha çok ilgi ve saygı görürken kötü üne sahip erkekler dişiler tarafından dışlanarak sürüden atılıyor. Yani horozlar için başarı uzun vadeli bir oyun ve bunu stratejik bir şekilde oynayabiliyorlar.

Sonuç:

Tüm bu araştırmalar sonucu, her yıl milyarlarcasını katlettiğimiz canlılara bakışımızı değiştirmek zorundayız. Doğada 13 kişiyi geçmeyen sürülerde yaşayan canlıları 50.000 kişilik kafeslere tıkmak, 10 yıllık doğal ömürlerini 18 ay sürekli acı çekecekleri bir yaşam ile değiştirmek gibi pratiklerimizi sürdürmemiz mümkün değil. Neyse ki değişim çoktan başladı. Birçok ülkede kafesler komple terk edilirken Türkiye’de de yüz binler tüm bu eziyetleri bitirmek için çalışıyor. Sen de bu yazıyı biriyle paylaş, Kafessiz Türkiye’ye imza ver. Bu akıllı canlıları sürekli acı çektikleri hayatlarından beraber kurtaralım <3

Previous
Previous

Tavuğun Evcilleşmesi: Kafeslerde biten acı tarih

Next
Next

Kamu Sağlığı ve Endüstriyel Hayvancılık