Kafessiz Türkiye

View Original

Bencil Altruizm: İyiliğin Mantığı

Yazar: Taha İlbak

Bencil Altruizm kendi içinde sunduğu yüksek tutarlılık sebebiyle oldukça sevdiğim bir konsept. Diğerkamlık ve çilekeşliği birbirinden kolayca ayırıyor olması da hayata bakarken bireyi de sürdürülebilir bir ruh halinde tutması açısından önemli geliyor. Bu yazı da bencil altruizm, birbirimize yardım ettiğimiz dünya ve buna nasıl ulaşabiliriz hakkında olacak.

Bencil Altruizm, neden?

İnsan neden etik olmalı, iyi eylem nedir gibi soruların içinde kaybolmadan, yaşadığımız dünyayı daha güzel bir yer haline getirmek benim için neden iyi sorusu en geniş anlamı ile bencil altruizmi tanımlıyor. Yaşadığımız toplumsal gerçeklik tarih boyunca yağma ve işgal üzerine kuruluydu, daha fazlasını isteyen biri için en mantıklı olan başkasının elindekini almaktı ve bu günümüzde de kültürel olarak çok değişmiş değil. Ancak değişen çok önemli bir şey var ki artık üretim şeklimiz katma değer yaratabiliyor çünkü makineleşme ile beraber üretim kapasitemiz örneği görülmemiş oranlarda arttı ve artık sadece hayatta kalmak için ürünleri takas ettiğimiz ekonomik düzlemde yaşamıyoruz.

Peki bu neden önemli?

Bu sayede iş birliği fiziksel emeğin verimlileşmesinin çok ötesinde değerli hale geliyor, inovasyon ve bilgi dünyada daha hızlı dolaştıkça bu bilginin her yerde yeniden üretilmesi toplam çıktının büyüme potansiyelini sonsuz hale getiriyor. Bunun en somut örneklerini de sosyal devletin iyi çalıştığı, eğitimin tüm topluma ulaştığı ülkelerde görüyoruz. Almanya, Güney Kore, Singapur gibi ülkeler toplumlarındaki en zayıf noktaları güçlendirdikçe daha fazla eğitimli insan daha çok sorun üzerine çözüm üretiyor ve ortaya çıkan zihinsel emek daha öncesinde imkansız denebilecek şeyler başarabiliyor.

Nasıl bir dünyada yaşamak istiyoruz?

Pratik faydalarının yanı sıra altruizm kültürel gerçekliğimiz açısından da oldukça önemli, herkesin sadece kendisi için var olduğu bir dünyada herkes sürekli tetikte hissediyor. Güven, medeniyetin ve toplumsal sözleşmenin yaratılmasına giden yolda hissetmeyi ilk arzuladığımız duygulardan. Şiddet tekelini devlet aygıtına verdik çünkü insanların çoğu hayatlarında şiddeti arzulamıyor, bu doğaya karşı verdiğimiz varoluş mücadelesinde kullanmak zorunda kaldığımız araçlardan biri ve artık buna ihtiyacımızın olmadığı bir dünya istiyoruz. Sahip olduğumuz şeyleri paylaşarak artırmak ve birbirimize yardım etmek bu dünyayı yaratmak için şart.

Bir kişi olarak “iyi” olmam dünyayı değiştirir mi?

Bu soruya kısaca evet diyip geçebilmeyi çok isterdim ancak yanıt bundan biraz daha karmaşık. Öncelikle aslında hiç bir zaman bir kişi değiliz. Gördüğümüz yanlışlar, değiştirmek istediğimiz şeyler çoğunlukla başkaları tarafından da biliniyor, başkaları için de değişmesi gereken şeyler. Bu noktada bireysel olarak harcamak istediğimiz emek, emeğimizi hangi konulara nasıl bölmek istediğimiz gibi bir çok değişken var. Ne olursa olsun sadece bunların üzerine düşünüp bunları dile getirmek bile ideale daha yakın dünyaya doğru bir adım demek. Bizimle aynı şeylere dertlenen insanları bularak etkimizi oldukça büyütebileceğimiz şeylerden biri de sivil toplum. Kafessiz Türkiye olarak endüstriyel kafeslerin masum milyonlarca tavuğa eziyet etmesini engellemek için çalışıyoruz ve bu gerçekten sonuç veriyor.

Sonuç, yani ne yapabilirim?

Bu noktada hayat böyle yaşanmalı, doğru eylem budur, bunu yapmalıyız diyebileceğim tek bir doğru yok, sadece gücümüz doğrultusunda yanlış gördüğümüz şeylere tepki göstermemiz gerek diyebilirim sanırım. Böyle düşünmek beni çeşitli gönüllülük faaliyetlerine sevk etti, Kafessiz Türkiye ile tanıştım ve daha çok insana ulaşıp tüm canlılar için daha iyi bir dünya yaratmaya çalışıyorum. Böyle düşünen binlerce insan oldu ve daha niceleri olacak diye düşünmek de daha iyi bir dünya için bana umut veriyor. Bir de doğru eylem olarak bugün bir postumuzu paylaşabilirsin =)

 

Bu yazıya ilham olan video için