Kafessiz Türkiye

View Original

Endüstriyel Hayvancılıktan Hesap Sormak

Bu yazıda endüstriyel hayvancılığın değiştirilmesi için dünyada ve Türkiye’de ciddi başarılar sağlamış bir yöntem olan hayvan refahı kampanyalarını inceleyeceğiz. Türkiye’de ve dünyada hayvan refahı kampanyaları ve bunların neticesinde gerçekleşen reformlar her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Bu reformlar tipik olarak, endüstriyel hayvancılıkta yetiştirilen hayvanların çektiği en kötü eziyetlerin son bulmasını sağlar. Hayvan refahı reformları için şunlar örnek olarak verilebilir: yumurtacılıkta standart olarak kullanılan en kötü sistem olan kafes sistemlerinin yasaklanması, tavuk eti üretiminde 40 günde büyüyen azman ırkların kullanımının durdurulması , kültür balıkçılığındaki hayvan yoğunluğunun azaltılması, hayvanların bilinçli ve baş aşağı halde kesimine son verilmesi gibi.

Hayvan refahı kampanyaları kapsamında da genellikle şirketlerin tedarik zincirlerindeki hayvansal gıdaların yukarıda belirtilen reformları gerçekleştirmesi için talepler getirilmekte ve bu talepleri kabul etmeyen şirketlere karşı protestolar gerçekleştirilmektedir.

Bu yazıda hayvan refahı kampanyalarının ve reformlarının etkilerini, yapılabilirliğini ve dünyadaki örneklerini inceleyeceğiz. 

Doğrudan Etkiler

Hayvan refahı reformları, muazzam ölçekteki hayvan eziyetini kayda değer seviyede azaltır. Örneğin yumurtacılıkta kafes sisteminden kafessiz sisteme geçişte hayvanlar pek çok şey kazanır: rahat hareket edebilme, kanatlarını açabilme, toprağa ayak basabilme, temizlenebilme, rahat yumurtalayabilme, tüneyerek dinlenebilme gibi. Et tavukçuluğunda yavaş büyüyen ırkların tercih edilmesi ve kümeslerdeki yoğunluğun düşürülmesi de aynı şekilde hayvanların topallamadan rahatça hareket edebilmesine, temiz hava soluyabilmesine imkân verir ve amonyaktan ayaklarının, vücutlarının yanmamasını sağlar. Kara hayvanlarının kesimi ve deniz hayvanlarının sudan alınması aşamalarındaki reformlar (şoklama teknikleri) da hayvanların ölümleri sırasında çektikleri müthiş eziyeti hızlı bir şekilde sona erdirir.

Buradaki reformların sadece bir veya on hayvanı değil, yüzbinlerce hayvanı etkilediğini belirtmek gerekir.  Günümüz piyasası ciddi miktarda merkezileşmiştir (başka bir ifadeyle tekelleşmiştir). Her sektördeki (örneğin perakende, catering, turizm, gıda imalatı gibi) ilk 5-10 marka, o sektörün çoğunluğunu teşkil eder. Bu nedenle tedarik zincirlerinde yüzbinlerle ifade edilen hayvan vardır. Dolayısıyla bu markalardan birinin bir reform politikasını kabul etmesi sonucunda yüzbinlerce hayvanın eziyeti kayda değer biçimde azalır. Bu reform taleplerin markalara karşı geliştirilmesinin çok daha etkili olduğunu önceki yazımızda işlemiştik.

Bu doğrudan etkinin ne kadar büyük olduğunu göstermek için birkaç karşılaştırma yapalım:

Metro Marketlerin tedarik zincirindeki yumurtacı tavuk sayısı: 400.000

Türkiye’deki tüm deney hayvanlarının sayısı: 250.000

Tat Gıdanın tedarik zincirindeki yumurtacı tavuk sayısı: 50.000

Eskiden İstanbul, Adalar’da faytona koşulan at sayısı: 1.500 

Metro Marketleri ve Tat Gıda tedarik zincirlerinden kafes yumurtasını çıkaracaklarını taahhüt etmiştir. Görüldüğü üzere büyük firmalar tedarik zincirleri üzerinde muazzam bir etkiye sahiptir ve buralarda gerçekleştirilecek değişimin ölçeği çok yüksektir. 

Dolaylı Etkiler

Hayvan refahı kampanyalarının dolaylı etkileri de doğrudan etkileri kadar önemlidir. İlk olarak, bu kampanyalar toplumun endüstriyel hayvancılık hakkında bilinçlenmesini sağlar. Çoğu insan endüstrinin reklamları ve markaların yarattıkları sözde kalite algısından dolayı tükettikleri hayvansal gıdaların makul şartlarda yetiştirildiğini düşünmektedir. Bu kampanyalar sayesinde insanlar endüstriyel hayvancılıktaki gerçeklerden haberdar olur ve meseleye karşı tutumlarını tekrar değerlendirirler. Bu yaklaşımın bir diğer avantajı doğrudan tüketicileri yargılamaktan ziyade sorumlu olarak zengin ve güçlü şirketleri hedef göstermesidir. Böylece insanlar kendilerinin suçlandığını hissetmedikleri için mevcut tutumlarını ve tüketim davranışlarını değiştirme konusunda daha açık olurlar.

Reformların diğer bir etkisi de, daha ileri düzeyde ve farklı reform olasılıklarını mümkün hale getirmesidir. Örneğin kafes sisteminden kafessiz sisteme geçiş, daha sonra hayvanların kümes dışına da erişiminin olduğu serbest sistemlere (free range) geçişi çok daha olası hale getirir. Veya tavuklara ilişkin bir refah reformu, diğer türler için talep edilecek farklı reformları da daha makul kılar. Artık piyasadaki hayvan refahı standartları yükseldiği için zaten geleneksel biçimde hayvancılık yapan küçük çiftçiler ve balıkçılar da piyasada daha avantajlı hale gelirler ki bu da endüstriyel aktörlerin piyasadaki egemen pozisyonunu kısıtlar. Diğer taraftan hem şirketler hem de toplum, belli ilerlemeleri tecrübe ettikten sonra standartların daha da yükseltilmesi ve yaygınlaştırılması fikrine daha açık olur. Hayvan hakları grupları da elde ettikleri başarılar sayesinde ivme kazanırlar ve daha fazla insanın ilgisini ve desteğini çekerler.